14 Kasım 2023 Salı

08 - A'la Suresi

Sure, Rabbi en yüce adıyla anmamızı söyleyerek başlıyor. O adın ne olduğunu ise söylemiyor. Muhammet’e özelden söylemiş, Kur’an’a sokmamış herhalde. Biz bilmesek de oluyor galiba.

2-5. ayetler arasında yaratımı yapanın Allah olduğu söyleniyor. Ot üzerinden örnek veriliyor. Otu çıkaran, sonra onları sellerin sürüklediği morarmış bir hale getiren Allah’mış. Tamam konu bu kadar. Belki sembolik anlamları vardır bu ifadelerin ama daha önce de dediğim gibi bende anahtarı yok.

Buradaki gibi yaratım örnekleri dönemin insanına verilen örnekler. Bizim zamanımızda anlamsız kalıyorlar. Günümüzdeki ortalama bir lise öğrencisinin, evrenle ilgili bilmesi gereken bilgi, Kur’an’ın indiği dönemdeki en alim kişilerden fazladır. İki dönem arasında ortak bir bilim dili bulmak imkansız gibi. Bugünün ağzıyla konuşsan, o dönemde kimse anlamaz. Tıpkı geleceğin ağzıyla konuşulduğunda bizim anlamayacağımız gibi.

6-8 arasında ise bir mucize?den bahsediyor. Muhammet okuyacak ve artık unutmayacakmış. Okuyup unutmadığı Kur’an ayetleri olsa gerek. Galiba o günlerde bu konuda bir durum yaşandı. Muhammet önceden bu Allah'ın sözüdür, diye söylediği bir şeyi sonradan unuttu ya da tersine bir şey söyledi, ki böyle bir gereksinim / açıklama ortaya çıktı. Ya yine unutursa? Onun da kolayı var, bir sonraki ayet diyor ki, Allah’ın unutturduğu hariç. Yani duruma göre, hayır için, Allah Muhammet’e unutturabilirmiş. Kısacası, Muhammet bir daha söylediği bir şeyi unutur da, tersini söylerse, bu Allah öyle dilediği içindir. Her şeyi bilen Allah, bir şeyleri değiştirme gereği görmüştür!

Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa, hatırlat / öğüt ver!(87/09) deniyor.. Eğer mi? Sonucun ne olacağı Allah için de mi muamma? “Bir dene bakalım, olursa ne a’la!” gibi mi?

İçi ürperen öğüt alacakmış, içi kararmış bedbaht ise kaçacakmış.

Açıkçası bazen içimi ürperten ayetler oluyor. Ulan inşallah gerçektir diye coşuyorum. Ancak genel olarak bir ürperme yok. İnançsızlığa hala daha yakınım. Gel gör ki, bedbaht olduğum, hatta kaçtığım hiç söylenemez. Hatta günümüzde Kur’an’dan kaçanlar, okumaya gerek görmeyenler inananlarken, okuyup araştıranlar daha çok ateistler oluyor. Yani her şeyi bilen Allah, burada da yanılıyor.

Hayır, iş burada yazdığı gibi değil” diyebilirim.

12-13. ayetlerde ateş bizi çağırıyor. Geldi yine tehdit. O bedbaht olanlar bir de ateşe atılıyor, orada ne hayattalar, ne de ölebilirler! Güzel bir ifade. Bir çeşit virüs oluyorlar galiba.

14-15. ayetlerdeyse ödül var. Namazını kılmış, zekatını vermiş olanlar kurtuluşa ermişler.

16. ayette insanların iğreti dünya hayatını, daha kalıcı ahiret hayatına tercih ettikleri söyleniyor.

E bu da çok normal değil mi? İnanıyor olsa bile insan, yakıdaki hayat, uzaktaki, ki ne kadar uzak olduğu da belirsiz, ödülden daha önemli hal alıyor. O kadar uzakta ki ahiret, hiç varmak istemediğimiz ölümün dahi arkasında. Bu yüzden dünya hayatında oyalanmak daha tercih edilesi oluyor. Kaldı ki vaadi de göreceğiz. Altından nehirler akan bahçeler, koca gözlü bakire dilberler... Bunlara ve çok daha fazlasına dünya hayatında ulaşmak mümkün. Hem de bütün bir hayat boyu süren disipline, ömrünü adamaya gerek kalmadan.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

23 - Necm Suresi

Yemin kısmını doğrudan yazıyorum: Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza / fışkırıp çıktığı zaman çimene / süzülüp aktığı zaman Ülker Yıldız...